KESİF YEM


 

KESİF YEME DİKKAT

Ülke hayvancılığımızın birçok sorununun temelinde yemin yattığını gördüğümüz için bu yazımızda yem konusunu değerlendirmeyi uygun bulduk. Biz her ne kadar yemi kırmızı et üretimi için ele alsak da aslında yem, hayvancılığın alt kollarının hepsinin temel meselesidir. Meralarımızın amacı dışında kullanılmasının önüne geçilememesi, tescil işlerinin ve ıslah çalışmalarının yavaş ilerlemesi,  meraların yetersiz olmasının yanında hali hazırdaki mera alanlarının verimsiz kullanılması gibi şartlar ihtiyaç duyulan yem maddelerinin zirai faaliyetle karşılanmasını gerekli kılmaktadır. Kısacası tarım alanlarını yem bitkisine tahsis etmek suretiyle hayvanlarımızı sofralarımıza ortak etmekteyiz. Literatürlerde sürdürülebilir bir büyükbaş hayvancılık için şayet mera kullanımı yapılmayacaksa beher büyükbaş hayvan için 4 dekarı sulu ve 1 dekarı susuz olmak üzere yaklaşık 5 dekarlık bir tarım alanına sahip olunmasını gerekli görülür. Sizce kaç kişinin bu hesaba uyan hem hayvanı hem de arazisi var dersiniz? Arazilerin miras yoluyla parçalanarak küçüldüğü ve aile işletmelerinin yerlerini büyük işletmelere bıraktığı günümüzde artık böyle bir imkâna sahip olmak kolay bir şey değildir. Artık kabullenmeliyiz ki besi işletmeleri, kullandığı silajını, yoncasını, samanını, tane yemini ve kesif yemini piyasadan temin etmeye devam edecektir. Kaba yemin sezonunda işletmelere yakın bölgelerden temin edilerek ve yıllık ihtiyaç stoklanarak maliyet düşürülmeye çalışılsa da tane yemler ve protein kaynakları için aynı şeyden söz etmek mümkün olmamaktadır. İşletmelerin teknik altyapılarının yetersiz kalmasının yanında finansman ve depolama imkânlarının el vermemesi, ihtiyaç duyulan kesif yemin tamamına yakın bir kısmının yem fabrikalarından karşılanması sonucunu doğurmaktadır.

Yem fabrikalarımız, umumiyetle besicilerimize hayvan besleme konusunda teknik destek vermenin yanında vadeli satışları ile ciddi manada finansman desteği sağlamaktadır. Bu yönden baktığımızda yem fabrikalarının besicilerimizin üretiminde önemli bir yeri vardır. Ancak bu besici-yemci ilişkisine başka bir yönüyle bakıldığında, bu ilişkinin dile getirilmeyen bir suiistimali bünyesinde barındırdığını görmekteyiz. Kendi yemini hazırlamayan hangi besiciye sorsan “Biz yemciye çalışıyoruz. Haftaya bir zam yapıyorlar.” şeklinde serzenişiyle karşılaşmaktayız. Yem sanayicileri ile görüştüğümüzde de,  ham maddelere gelen zamlar ve döviz kuru artışları zamlara gerekçe gösterilmektedir. Bu durum aklımıza Nasrettin Hocanın “sen de haklısın fıkrası” nı getirse de burada kimseye haklısın diyebilecek bir durum göremiyoruz. Bir tarafta yetersiz sermayesi nedeniyle veresiye yemle hayvan beslemeye çalışan besicimiz diğer tarafta ise haklı olarak “ben kazanmazsam bu işi niye yapayım” diyen bazen de gereğinden fazla zam yapmayı kendine hak gören yem sanayicisi. İki tarafa da sen haklısın diyemiyoruz. Yemlere yapılan zamların hammadde fiyatlarının ve döviz kuru artışlarının yemin birim fiyatına etkisi oranında yansıtılması gerekmektedir. Bu ilişkide besicimiz de hâlihazırda borcu olduğu için başka bir fabrikaya dönememekte ve sitem ede ede bu haksız zam yapan fabrikalar ile ticari ilişkisini devan ettirmek zorunda kalmaktadır. Öncelikle şunu belirtelim ki hakkıyla faaliyet gösteren yem sanayicilerini tenzih ediyoruz. Şu bir gerçektir ki zarar ederek ticari faaliyet yürütmesi kimseden istenemez. Ancak bu davranış hayvancılığımız için bir sorun teşkil etmektedir.  Bu haksızlıkla mücadele, biz sivil toplum örgütlerinin ve kamu birimlerinin en temel görevidir. Biz yazılarımızla ve ilgili birimlerle yaptığımız görüşmelerde bu olumsuzluğu dile getirerek bu konudaki sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz. İlgili bakanlıklarımızın yem içeriğinin yanında fiyat artışlarının da kontrolünü yapmasını istiyoruz. Et maliyetleri üzerinde kesif yemin payının en düşük % 25 olduğunu kabul edersek buradaki haksız zammın et maliyetlerine yansımasının küçümsenmeyecek boyutlarda olacağı ortadadır. Piyasa fiyatlarının maliyetlerin altında kaldığı dönemlerde besicilerimizin korunması adına Et ve Süt Kurumu tarafından yapılan müdahalelerde yüz milyonlarca lira tutarında kamu kaynağı kullanıldığı herkesin malumudur. Bu kaynağın bir kısmı sırf bu haksız zammı yapanlara dolaylı olarak aktarılmış olmaktadır.

Bu olumsuz durumun ortadan kaldırılması için öncelikle üreticilerimizin hasat döneminde tane yemlerini temin edip kesif yemlerini kendilerinin hazırlaması, yem sanayicilerini temsil eden meslek örgütlerimizin üyeleri arasında bu tür haksız uygulamalara fırsat vermemesi, İlgili bakanlıklarımızın görev tanımları kapsamında kontrol mekanizmalarını oluşturması ve yem fiyatlarını sıkı bir şekilde takip edilmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz.

Esenlikle kalmanız temennisiyle.

 

 

 

                                                                                                AHMET HACIİNCE

                                                                                         YÖNETİM KURULU BAŞKANI

                                                                                        ULUSAL KIRMIZI ET KONSEYİ